Ana içeriğe atla

ANALİTİK DÜŞÜNCE

ANALİTİK DÜŞÜNCE
İş ilanlarında oldukça sıklıkla talep edilen bir özellik haline geldi. Görevin niteliği gereğince çok fazla analiz yapmasına talep edilmeyen meslek ilanlarında bile "Analitik Düşünebilen" özelliği aranır oldu. Aslında herkeste olması gereken bir özellik olmasında rağmen ne yazık ki halen yönetici durumunda olan pek çok kişide dahi az rastlanan bir özelliktir Analitik Düşünebilmek.
Öncelikle Analitik Düşünmenin bir tarifini yapmak gerek. Şüphesiz işin içine "Düşünmek" giriyorsa tarifler de kişiye göre değişecektir. "bence" Analitik Düşünce, ortada henüz olmayan bir duruma veya var olan bir durumun henüz gerçekleşmemiş bir aşamasını zihinde canlandırarak, onu pek çok açıdan "muhakeme" edebilmektir.
"Muhakeme" özelliği, Analitik Düşüncenin dilimizdeki karşılığıdır. Yani eski zamanlardan beri bizim topraklarda da var olan bir modeldir. Ancak 80 li yıllardan sonra dışa açılma ve yabancı literatürün daha egemen olmasıyla muhakeme oldu "Analitik Düşünce" !
Analitik Düşünce konusuna farklı bir zeminden somut bir örnek verelim : Bir kaleciyi ve bir penaltı anını düşünün. Kaleci dev gibi olsa bile, kale TV de göründüğünden çok daha büyük bir yerdir. Hele ki penaltıyı atacak kişi duran toplara vurma üstadı ise kalecinin işi zordur. Ama kaleci yine de penaltıyı kurtarmak isteyecektir. Gerçi kimse kalecinin topu kurtarmasını beklemiyordur ama kaleci sorumluluğu kaleciyi motive eder.

İşte bu sorumluluk duygusu kalecinin Analitik Düşünmesini sağlayacaktır. Kaleci şöyle düşünür; penaltıyı atacak futbolcu eğer riske girer ve topa iyi vurabiliyorsa vuruşu 90'a "doksan" yapacaktır (doksan : kale üst direği ile yan direkleri arasındaki açıdan dolayı direklerin birleşme noktasına yakın atışlara "doksana attı" denir).
Çok iyi bir kaleci de olsa, bir kalecinin Doksana doğru vurulan penaltı atışını kurtarması mucizedir. Bundan dolayı kaleci penaltı vuruşunda topu kurtarmak için 90 lara doğru uçmaz. Çünkü kurtarma ihtimalinin çok düşük olduğunu bilir.
Peki o zaman kaleci ne yapmalıdır : Alternatifleri masaya yatırır. Penaltıyı atacak kişi % 10 ihtimalle topu sol 90'a, % 10 ihtimalle topu sağ 90'a, % 40 ihtimalle sol köşeye, % 40 ihtimalle sağ köşeye atacaktır.
Yukarıda yapılan izaha istinaden kaleci % 20 lik payı olan 90'lara doğru hamle yapmaz. Çünkü % 80 lik ihtimal varken, % 20 lik ihtimalle uğraşmak akılcı değildir. Kaleci bu durumda şunu yapar : Penaltıyı atacak futbolcunun bakışına ve duruşuna göre topu hangi köşeye atacağını kestirmeye çalışır. Bu analiz saniyeler için yapılır.
İyi bir kaleci, Futbolcu daha topa vurmadan önce hangi köşeye sıçrayacağına karar vermiştir artık. Futbolcu koşarak topa doğru gelir, vurur ve kaleci karar verdiği köşeye doğru sıçramasını yapar. Eğer doğru karar verdiyse topu kurtarma ihtimali % 95 tir. Ama yanlış karar verdiyse ve top kale sahası içinde kalırsa gol olma ihtimali % 100 dür.
Şimdi bu anlatımın sonucu şudur; Penaltı atışı % 20 ihtimalle 90'dan gol olur. İyi bir kaleci % 40 ihtimalle topu kurtarır,

İYİ KALECİ >> PENALTIYI >> TERS >> KÖŞEDEN >> YİYEN >> KALECİDİR
Evet belki ilginç ama İYİ BİR KALECİ golü ters köşeden yer. Ama tesadüfen değil, yukarıda izahı verilen muhakeme sürecinden geçen bir karara dayanıyorsa. Kalecinin penaltı atışında nereye atlayacağından başarılı olma ihtimali düşük olmasına karşın görüldüğü üzere basit bir zihin jimnastiği % 40 başarı getirebiliyor.
Halbuki iş yaşamında başarılı olma ihtimalinizi % 40 potansiyelinden çok daha fazladır. Demek ki Muhakeme yani Analitik Düşünme iyi yapılırsa iş yaşamında başarı şansınızı en üst seviyeye çıkarır. Bu muhakeme yeteneği her analizden sonra zamanla daha da gelişir, çok daha isabetli kararlar alınmaya başlar.
Peki kaleci ne zaman hata yapar ? Kaleci işi tesadüfe bırakırsa, futbolcuya iyi odaklanmazsa, futbolcuların penaltı atarken beden dillerini okumaya önem vermezse, "aman şu golü bi kurtarsam da kahraman olsam" duygusuyla anı yaşamaz ve analiz etmezse muhtemelen başarısız olur. Arada bir penaltı kurtarsa da bunun tesadüf olduğunu herkes bilir, anlar.
Mağlubiyet iyi analiz edilirse kazanca dönüşür.
Analitik Düşünce; analize konu olan durumu, teorisi, pratiği, farklı seçenekleri, hedefleri, amaçları, kaynakları, kişileri, konjonktürü defalarca senaryolaştırıp, o senaryoları başa sarıp, gelebilecek tepkileri, destekleri, olası aksaklıkları, B Planlarını, zamanlamayı tekrar tekrar zihinde izlemektir. Bu zihinsel sinema seyrinde yeni bir özellik, yeni bir durum keşfetmek ve bu verilerin ışığında zihinsel anlamda kostümlü provası yapılmış olan konuda karar almaktır; Analitik Düşünce.
Bu açıdan incelendiğinde beyin fırtınası gibi grup halinde de yapılabilir, tek başına da yapılabilir. Çok emek isteyen her iş gibi Analitik Düşünce de söylemesi kolay, uygulaması zor bir uğraştır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap Özeti: Etkili İnsanların 7 Özelliği

PARADİGMALAR VE İLKELER  İçten Dışa  Kişilik ve Karakter Etiği: Başarının temeli olarak gösterilen “karakter etiği” kavramı –dürüstlük, alçakgönüllülük, bağlılık, ölçülülük, cesaret, sabır, çalışkanlık, yalınlık vs.- zamanla yerini -1. dünya savaşından sonra- “kişilik etiği” kavramına bıraktı. Böylece başarı daha çok, kişiliğin toplumdaki imajın, tavır ve davranışların, insanlar arası etkileşim sürecini kolaylaştıran beceri ve tekniklerin sonucunda elde edilir oldu. Bu ise insanları güçlü görünmeye ve başkalarını sindirmeye teşvik ediyordu.  Paradigmanın Gücü: Paradigma kişinin dünya görüşünü belirler, bir kuram, bir açıklama ya da başka bir şeyin modelidir. Paradigmalarımız hayatımızı yönetir, ilişkilerimizde belirleyici ve yönlendirici güç oluşturur. “kişilik etiği” ile oluşturulmuş paradigmalar ise baştan sakat yapıdadırlar. Sorunun temeline inmez, yüzeysel kazanımlar elde etmek isterler.  Paradigma Değişiminin Gücü: Paradigma değişimi terimini ilk kez Th...

Müşteri Ne Bekler ?

Müşteri Ne Bekler? Deneyim ekonomisi, yeni dönemde iş yapma ve etkili iş biçimleri oluşturma konusunda iyiden iyiye ağırlığını hissettirmeye başladı. Ürün ve hizmetlerinizle ilgili “Müşteri deneyimlerinin ne olduğunu” bilmek, öğrenmek ya da keşfetmek işinizin geleceğini etkileyen kritik bilgiler kategorisinde yer alır. Ne yapmalı-yapmalı, “müşterinin deneyimlerini kayda geçirebilecek düşünce yapısını, uygulamaları ve teknikleri hayata geçirmelisiniz. Belki de bu işi kurum-dışı uzmanlara outsource etmelisiniz. Çünkü ürünle, hizmetle, marka algısı ile ilgili “müşteri iç görülerine” ulaşabilmek, müşterinin düşünce ve duygu dünyasında sizin ürününüzü ve hizmetlerinizi ▪     nasıl gördüğü, ▪     ne hissettiği, ▪     nasıl algıladığı, ▪     nereye konumladığı, ▪     ne kadar önceliklediği, ▪     ne derece önemli gördüğü, ▪     nasıl daha etkili geliştiril...

Ye Kürküm Ye...

Ye Kürküm Ye… Siyah, beyaz, gri Yüksek tahsilini benim gibi teknik bilimler, mühendislik vb. gibi alanlarda yapanlar, bu eğitimin kazandırdığı analitik düşünme ve bakış açısı ile hayata ve olaylara daha kesin yargılarla bakarlar. Yaşanan olaylarda gri alanlar yerine siyah beyazlar vardır, her şey evet/hayır ya da 1/0 mantığı üzerine kurulur. Ancak sosyal bilimlerde öğrenim görenlerde olaylara esnek bakma, olasılıklar, değişkenler vardır. Bunlarda kesinlik yoktur, kişiye, zamana, mekana, duruma göre değişir. Yüksek lisansımı sosyal bilimlerde yaparak ve okuyarak analitik tarafımı biraz törpülemeye çalıştım. İletişim teorilerinin güncelliği Bu düşünce tarzı ve bakış açısı etrafımızdaki olaylara bakışımızı etkiliyor demiştik, müspet bilimlerde kesinlik vardır, örneğin suyun kaynama derecesi, yerçekimi ivmesi, altının özgül ağırlığı, atmosfer basıncı gibi bilimsel veriler kesindir ve kolay kolay değişmez. Ancak sosyal bilimlerdeki teoriler zamana, çağa, düşünce akımlarına, hayat...