Hiç düşündünüz mü hayatınızı neler anlamlı kılıyor?
"Bir gün bir kitap okudum hayatım değişti"
cümlesi kesinlikle iddialı bir cümle! Evet, bir kitap kolay kolay bir anda
hayatınızı değiştirme gücüne sahip olmayabilir ama bazı
kitaplar üzerimizde diğerlerinden daha fazla iz bırakır ve tüm
hayatımızı değiştirmese de, hayata bakış açımızı bir şekilde değiştirebilir.
Bugün sizlere benim için aynen böyle anlamı olan bir kitaptan ve bu
kitaptan sonra hayata bakış açımın nasıl değiştiğinden bahsedeceğim.
Kitabın adı "İnsanın Anlam Arayışı", yazarı Viktor Frankl.
Frankl hayatının 3 senesini 2. Dünya Savaşı
sırasında bir toplama kampında geçirmiş ve bu kampta yaşanan tüm
işkence ve zorluklara rağmen hayatta kalmayı başarmış bir psikiyatrist. Bu
kitabında kendi yaşadıklarını anlatırken, bu kamplarda hayatta
kalabilen esirlerin, hayatlarında her şeye rağmen hala bir anlam bulabilen
bireyler olduğunu kendi teorisi olan Logoterapi ile birlikte anlatıyor.
Logos anlam demek. Logoterapinin metodu insana hayatındaki anlamı buldurarak,
şifalandırmak üzerine kurulu.
Kitap kuvvetli anlatım dili ile bir yandan o
dönemde yaşamış kişilerin psikolojisini anlamızı sağlarken, bir
yandan da bu yaşananları kendi günlük
dünyamızla eşleştirerek kendi hayatlarımızın anlamını sorgulamamızı sağlıyor.
“tünelin sonunda her zaman bir ışık gören, hayata
ümitle ve anlam duygusuyla bağlanan insanlar buralarda hayatta kaldı”.
(Viktor Frankl)
Viktor Frankl'e göre; kişinin hayatta kendini
anlamlandırma çabası üç farklı yolla keşfedilebilir;
1- Bir eser yaratarak ya da bir iş
yaparak
2- Bir şey yaşayarak ya da bir insanla etkileşerek
3- Kaçınılmaz bir acıya yönelik bir tavır
geliştirerek
Aslında sadece bu halleri ile de açık olan bu 3
başlıkla ilgili, biraz daha detaya inerek, her bir başlık bizim hayatlarımızı
ne kadar anlamlı kılıyor bir bakalım birlikte...
İlk başlıkta "bir eser yaratmak ya da bir iş
yapmak" ile anlatılmak istenen temel olarak bir "BAŞARI"
ya odaklanmak. Hayatta kendimizi odakladığımız konu veya alanda başarı
elde etmek için çabalamak ve bu çabalarımızla hayatlarımızı
anlamlandırmaya çalışmak. Bu bir doktor için alanında gerçekten uzman
olup başarılı bir doktor olarak anılmak, kurumsal hayatta bir profesyonel
için hedeflediği daha yüksek bir pozisyona gelmek veya bir yazar için kendisi
ile en gurur duyduğu ona büyük bir ödül getiren bir kitap yazmak gibi
düşünülebilir.
Şimdi dönüp kendi hayatınıza baktığınızda, hayatta
hedeflediğiniz, başardığınız veya başarma odağı ile hayata sıkı sıkı
bağlandığınız işler var mı gerçekten? En zor zamanda bile düşünüp "hayır,
ben bunu başaracağım" diyerek kendinizi ayakta tuttuğunuz, bugün
yaşadığınız hayatı anlamlı kılan veya geriye dönüp baktığınızda "ben bunu
başardım" diyerek anlam bulduğunuz bir şey oldu mu hiç?
2. başlığımızda "bir şey yaşamak ya da bir
insanla etkileşim" ile anlatılmak istenen duygu aslında "SEVGİ"
duygusu. Ama bu öyle sıradan bir sevgi duygusu değil. Gerçekten hayatınızı
anlamlı kılacak derinlikte şartsız, koşulsuz bir sevgi duygusu. Sizi
hayata bağlayacak, en zor anda bile varlığını düşünerek hayata bağlanmanızı
sağlayacak ölçüde birine, bir şeye karşı duyulan güçlü bir duygu...
Peki ya sizin için böyle bir derinlikle, tutkuyla,
koşulsuzca sevdiğiniz birisi var mı hayatınızda? Bu eşiniz,
sevgiliniz, aşık olduğunuz birisi olabilirken, aileniz veya çok değer
verdiğiniz bir dostunuz olabilir belki. Zor zamanlarınızda varlığını
düşünerek hayata tutunduğunuz, hayatınızı anlamlı kılan, sizi hayata
bağlayan bu derinlikte bir sevgi var mı hayatınızda?
Son başlık olan "kaçınılmaz bir acıya
yönelik bir tavır geliştirmek" ile anlatılan, karşılaşılan büyük bir
güçlük ile baş edebilme ve buna rağmen hayata tutunabilme, bu uğurda
verilen MÜCADELE ile hayatı anlamlandırma çabasıdır. Bu
bizim veya bir yakınımızın yakalandığı ciddi bir hastalık, büyük bir kaza
sonucu asla eski haline gelemeyecek olan sağlığımız, hayatta en değer
verdiklerimizi zamansız bir şekilde kaybetmemiz vb. bir durumda
nasıl bir tavır takındığımız, her şeye rağmen nasıl umudumuzu koruyarak
hayatı anlamlı kıldığımıza ilişkin bir çabadır.
Peki ya siz? Hayatta başınıza gelmiş böyle bir güçlük
oldu mu bugüne kadar? Bu olana rağmen hayata tutunarak daha da
güçlendiğiniz bir zaman var mı?
Seni öldürmeyen şey, seni güçlendirir. (Nietzche)
Tekrar kitaba dönecek olursak, Frankl nasıl hayatta
kalmayı başardığını anlatırken, kendisi için hayatı anlamlı kılan şeyleri
anlatıyor. Her ölümü düşündüğünde, geçmiş acıları nasıl yenmeyi başardığını
hatırladığını, eşine duyduğu sonsuz aşk ve ona kavuşabilme isteğini, üzerinde
çalıştığı "Logoterapi" teorisini tamamlama çabasını
düşünerek güçlü kalmayı başardığını anlatıyor.
Tüm bu düşüncelerle hayatımıza şöyle
bir daha dönüp bakalım hadi...Hayatımızı anlamlandıran neler
var? Bizim anlam arayışı yolculuğumuzda bizi ayakta tutan, yaşama
bağlayan, hayat amacımız olarak görebileceğimiz şeyler var mı gerçekten? Bugün
biz böyle zorlu bir kampta olsak, tüm o acılarla baş etmemiz için bizi güçlü
kılıp hayata bağlayan şeyler neler olurdu? Ne için yaşıyoruz? Varlığımızın
sebebi ne?
Şimdi sizi tüm bu sorularla baş başa bırakıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder